Page 26 - KÜÇÜKÇEKMECE İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ DERGİSİ
P. 26
Ders: 8 kibirden arındırsa insan… Hayatın anlamı bu olsa gerek.
Gönlü alçaltmayan,
Gönül dostları, sözünü bildiği gibi dostunu da bilir Ruhu yüceltmeyen,
düşmanını da. Bilir ki nefis, düşmandır. Ne övgüsüne kulak İlim midir?
verir ne yergisine. Düşmana karşı uyanık olmak, tedbir almak Yaradan’la başlamalı okuyuşlar,
gerekir. Duyuşlar, düşünüşler ve yürüyüşler.
Oysa sen, nefsini dost edinmişsin. Yaradan yazılmalı yüreklere,
Onun dilediği yöne kanat açıyorsun. Aşkla.
Durmadan dinlenmeden uçuyorsun. Gönülde nizam, hayatta nizam,
Taneye tamah etmişsin, tane peşindesin. Bu nasıl düzen!
Tuzağın olacak. Adım ölçülü, söz ölçülü.
Dilin ateş topu. Bakışlar, görüşler hakikate dair.
Yakıyorsun ve yanıyorsun. Haset ateşi gönülden, yalan dilden uzak.
Haddi aşıyorsun. Tevekkül ve tefekkür pınarları coşkulu.
Sabır ve şükre pay ayırmıyorsun. O vakit, okumanın yazmanın anlamı var.
Sermayen, nefsine ait nağmeler ve çokluğuyla övünüp İbadetin, gayretin, alışverişin ve hayatın.
durduğun dünyalık taneler. İçindeki güneşi uyandır ve şunu hatırından çıkarma:
Unutma! Kendini bilen, Rabb’ini; Rabb’ini bilen, haddini bilir. Haddini
Nağmeler susar, taneler biter. bilen, eline-diline-beline sahip olur. Dünyada ve âhirette
Dost bellediğin nefsin, engelleri yol gösterir, uçurumları huzur bulur.
köprü, haramı helal. Ve şöyle der: ‘Her şey senin hakkındır,
çekinme, al.’
İsyan gelir, nisyan gelir. Sözün Özü:
Unutursun ve lezzet zeval bulur.
Bu kötü bir son olsa gerek. “İlim ilim bilmekdür, ilim kendün bilmekdür
Vakit geçmeden, seni kanatlandırıp uçuran, aslında avcın Sen kendüni bilmezsin, ya nice okımakdur.
olan nefisine sırtını dön ve uzaklaş.
Yılandan kaçar gibi, yangından, selden ve türlü Okımakdan ma’nâ ne, kişi Hakk’ı bilmekdür
felaketlerden. Unutma, zararın neresinden dönülürse kârdır. Çün okudun bilmesin, ha bir kurı emekdür…”
Pişmanlık duy, tevbe sularında yıkan. Hâlin mücrime, suçluya,
günahkâra benzemesin… USLU, Mustafa, Aşk Yolcusu, Erkam Yayınları, İstanbul,2018
“Hakîkate bakarısan nefsün sana düşman yiter
Var imdi ol nefsün ile urış savaş tokış yüri...”
Ders: 9
“Kendini bilen, Rabb’ini bilir.”
Güzel sözdür.
Rabb’ini bilen, haddini bilir.
Haddini bilen hayatı anlar;
Kâinatı ve cümle mahlûkatı,
Yaratılışı ve yaratılmışı,
Tahammülü, sabrı ve şükrü,
İyilik ve güzelliği.
Âlemi bilmeli, anlamalı, âlem içinde âlemler olduğunu.
Sen, âlemin içindesin; âlem, senin içinde. Hakiki aşk, bunu
anlatır.
Dal, ruhunun derinliklerine ve uzaklara öyle bak.
“Aşk” der, cümle yaratılmış, cümle mahlukât.
Görecek göz, idrak edecek, anlayacak akıl ve teslim olmuş
kalp.
Sözün özü: Gerçek ilim, karıncaya ulu bir nazardır. Yüce bir
bakış.
Ve sorular, sorular. Ben kimim? Nereden nereye seferim?
Gördüğüm, söylediğim, duyduğum. Nefesim, sesim,
adımlarım. Yediğim ve içtiğim. Alışverişim…
Alışveriş deyince, alışverişlerinde hile yapanları hatırla ve
keser gibi kendine yontanları. Hep bana, hep bana… Hakk’ın
hükmü şudur: “Alışverişte hile yapanların vay hâline!” Hakk’ı
hakkıyla bilen, aldatmaz. Bu böyle biline!
Gözün gördüğünü akıl, aklın gördüğünü kalp, kalbin
gördüğünü ruh görse; görülenleri anlasa, gönlünü kirden,
24 KÜÇÜKÇEKMECE MİLLÎ EĞİTİM