Page 30 - KÜÇÜKÇEKMECE İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ DERGİSİ
P. 30

Yûnus Bize Ne Söyler?






                                            Dr.Mustafa TATÇI
                                              Gazi Üniversitesi


              1240-1320/1  yılları  arasında  yaşayan  Yûnus  Emre   Değiştikçe  derinleşti!  Hakîkat  pınarı  olan  Tapduk  Emre’den
           medeniyet  tarihimiz  açısından  çok  önemli  bir  şahsiyettir.   kandıkça  Muhammedîleşti.  Sözü  Kur’ân,  özü  Kur’ân  hâline
           Çünkü o, tarihte kendini aşan bütün bilgeler gibi zihinlerde,   geldi.
           gönüllerde ve anadili Türkçe’de yeniliklere imzâ atanlardandır.
                                                                 Kendi  içinde  değişip  derinleşirken  çevresindekileri  de
              İnsanı  yeniden  inşâ  etmek,  zamanı  âna  getirmek,   değiştirdi. Yükseldiği gönül burcunda dilimizin ve İslâm’ın içini
           insanlığın  fikirlerini,  hayâllerini  ve  rüyâlarını  geliştirmek,   yakaladı.  “Benden  benliğim  gitti,  hep  mülkümü  dost  tuttu.”
           insanlığı  düştüğü  yerden  alıp  kaldırmak,  onu  hakka  ve   deyip nefsinin fânî, Cenâb-ı Hakk’ın bâkî olduğunu isbât ve
           hakîkate  hazırlamak,  kulluk  bilinciyle  donatıp  Allah’a  lâyık   ilân  etti.  Yollar  içinde  bir  yol,  kullar  içinde  bir  kul  olduğunu
           hâle  getirmek...  Gerçekte  peygamberlerin,  onların  izinden   bildi. Bir doğan idi, terbiye edilip Tapduk koluna kondu. Çokluk
           giden  Hakk  dostlarının  ve  aydınlanmış  gönüllerin  misyonu   Tûr’undan birlik nûruna yol buldu. Yol tecrübelerini söze döktü.
           ve insanlığa mirâsı budur. Bu mirâs, putlaştırılan bütün sahte   İnsanlığın  Hakk’a  ve  hakîkate  dönmesi  gerektiğini  söyledi.
           düşüncelerden  kurtulup  insanlığın  yeniden  inşâ  edilmesini   İncitmeden, kırmadan dökmeden konuştu. Bir baba, bir ana
           sağlayacak biricik gerçektir, başka bir şey değil.  şefkatiyle öğütledi.
              Burada konumuz olan Yûnus Emre de insanlığı düştüğü   Aşk imamının arkasında namâza durmuş, gönlü cemâat
           yerden  kaldıranlardan  biridir.  Yûnus,  varlığının,  hakîkatinin   olmuştu. Başka bir göz, başka bir kulak, başka bir dil ile görüp
           ve  dininin  aslından  uzaklaşan  insanlığın  kendine  gelmesi   duyuyor  ve  konuşuyordu.  O  bize,  sevmemizi,  sevgi  yoluyla
           için bazı değerleri yeniden yorumladı. Her Hakk ârifi gibi o da   Hakk’a ulaşmamız gerektiğini öğretti. Türkçe konuştu, bizim,
           bazı yanlışları yerinden söküp yerine yepyeni değerler koydu,   aşk ve mânâ dilimiz oldu! Annemizden öğrendiğimiz Türkçe’ye
           yaşadı,  söyledi  ve  kendimize  gelmemiz  için  gönüllerimizi   mânâ  elbisesi  giydirdi.  Kendisi  aşkın  rengine  boyanmıştı,
           sarstı gitti.                                      konuştuğu  dili  de  kendi  rengine  boyadı.  Aydın  bir  gönülle
                                                              Anadili Türkçe’yi hakîkatin dili hâline getirdi. Arapça bilmeyen
              Yûnus  Emre,  Rum’un  (Anadolu’nun)  serveri  Tapduk   insanımıza hakîkati Türkçe anlattı. İnsanımızı halktan Hakk’a,
           Emre’nin  yanında  yetişti.  Hayatta  “odunculuk”  veya  “su   taklitten  gerçeğe  davet  ederken  ümmîlerin  diliyle  “oku”
           taşıyıcılığı”  (sakâlık)  gibi  basit  görebileceğimiz  bir  görevle   gönderdi. Onun izinden yürüyenler onun davetine uydular, iyi
           sınandı. İçini sabırla süsledi. Nefsini İslâm’ın ahlâkıyla, aşkıyla,   birer “okuyucu” oldular. Sözleri dilden dile, gönülden gönüle
           irfânı  ve  güzellikleriyle  tanıştırdı;  değişti,  değişti,  değişti…   yayıldı. Onun gönül kitabından söylediklerini duyup tefekküre



            28 KÜÇÜKÇEKMECE MİLLÎ EĞİTİM
   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35