Page 40 - KÜÇÜKÇEKMECE İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ DERGİSİ
P. 40

insan  sevgisi  vardır  Yunus’ta.  Kendi  deyimiyle  “yaratılanı   kalıbı ile esas bölümü ise “mefâîlün mefâîlün feûlün” kalıbı ile
           Yaradan’dan ötürü sever” Yunus Emre.               yazılmıştır. Yunus Emre bu mesnevisinde akıl, hoşgörü, barış,
                                                              sevgi, cimrilik, sabır gibi konuları alegorik bir dille işlemiştir.
              Prof. Dr. Muharrem Kaya ise Yunus Emre’nin hümanizm
           anlayışını şöyle tanımlar: “Yunus Emre’nin şiirlerinde tasavvuf   Divân:  Yunus  Emre’nin  sanatının  zirvesine  çıktığı  eseri
           ve  din  anlayışı  hakimdir.  Hümanizmde  dinden  kopmuş,   Divân’ıdır.  Yunus,  en  güzel  şiirlerini,  ilahi,  devriye,  nefes  ve
           bireyleşerek  özgürleşen  bir  insan  anlayışı  yüceltilirken,   nutuklarını  bu  eserinde  toplamıştır.  Ne  var  ki  Divân’daki
           Yunus  Emre’de  Allah’ın  ruhunu  üflediği  varlık  olarak   tüm  şiirlerin  Yunus  Emre’ye  ait  olduğunu  söylemek  güçtür.
           şereflendirilmiştir.                               Çünkü Divân’ın elde bulunan tüm nüshaları Yunus Emre’nin
                                                              vefatından sonra yazılmıştır. Bu sebeple Yunus tarzında şiirler
              Yunus Emre’nin Dili ve Sanatı                   yazan, Yunus Emre mahlasını kullanan bazı şairlerin şiirlerinin
                                                              de Divân’a eklendiği bilinmektedir.
              Yunus  Emre’nin  kullandığı  dil,  toplumun  her  kesiminin   Yunus  Emre  Divân’ında  aruzla  hece  ölçüsünü,  dörtlükle
           rahatlıkla anlayabileceği kadar duru ve anlaşılırdır. Şiirleri ise   beyit nazım birimlerini birlikte kullanmıştır. En çok bilinen ve
           büyülüdür. Eştikçe altından farklı farklı anlamlar çıkar. Örneğin   sevilen şiirleri genellikle hece ölçüsüyle ve dörtlüklerle yazmış
           şu beyit birçok araştırmacı tarafından farklı yorumlanmıştır:  olduğu  şiirleridir.  Öte  yandan  Divan’da  gazel,  mesnevi  gibi
                                                              divan edebiyatı nazım şekilleri de yer alır.
                   Çıktım erik dalına, anda yedim üzümü
                  Bostan ıssı kakıdı, der ne yersin kozumu?      Son olarak yazımızı güncel bir haberle bitirelim. Vatikan’ın
                                                 (Yunus Emre)   internet  üzerinden  paylaştığı  dijital  yazmalarda  Yunus
                    (anda: orada, ıs: sahip, kakımak: kızmak, koz: ceviz)  Emre’nin iki yüze yakın şiirinin bulunduğu yeni divanı ortaya
                                                              çıktı.  Bu  divan,  Burdur  Mehmet  Akif  Ersoy  Üniversitesi
              Bu  beyti  Ahmet  Kabaklı,  “İşte  bu  beyitte  erik  (sırf  dışı   Öğretim Üyesi Doç. Dr. Himmet Büke tarafından tespit edilmiş
           yenildiği  ve  içinde  kocaman  bir  çekirdek  bulunduğu  için)   olup eserin yakın zamanda yayımlanması beklenmektedir.
           şeriat’ı, zahirî (dış) bilgiyi temsil eder. Üzüm tamamı yenildiği
           ama yine de içinde ufacık bir yabancılık çekirdeği bulunduğu
           için tarikat’ı, bâtınî (iç) bilgiyi anlatır. Ceviz (koz) ise dış kabuğu
           atılıp özü yendiği için sırf hakikate misaldir. Burada anlatılan
           şey:  Bir  insan  şeriattan  giderek  tarikata  veya  tarikattan
           yürüyerek marifet ve hakikate ulaşamaz. Bunların her biri ayrı
           yollar,  ayrı  yöntemler  ister.”  şeklinde  yorumlamıştır.  Ayrıca
           Şeyhzâde  Muslihüddin  Efendi,  Niyazi  Mısrî,  İsmail  Hakkı
           Bursavî gibi önemli şahsiyetler bu beyti ve beytin bulunduğu
           şathiyeyi  şerh  etmişlerdir.  (Ayrıntılı  bilgi  için  bkz.  TATCI,
           Mustafa, Yunus Emre Külliyatı-Yunus Emre Şerhleri, C. V, s. 199-       Kaynakça
           239)
                                                                 KÖPRÜLÜ,  Mehmet  Fuat,  Türk  Edebiyatında  Ilk  Mutasavvıflar,  Alfa
              Yunus’un Türkçeye verdiği önem ve katkı ise tartışılmaz   Yayınları, İstanbul, 2020.
           elbette. Farsçanın edebiyat dili olarak kullanıldığı bir dönemde
           Türkçeyi bir edebiyat ve yazı dili hâline getirmeyi başarmış,   VAKKASOĞLU, Vehbi, Yunus Emre Hayatı, Eserleri ve Bütün Şiirleri, Nesil
           Türkçenin  Anadolu’da  halk  tarafından  sevilmesine  ve   Yayınları, İstanbul, 2012.
           öğrenilmesine de vesile olmuştur.
                                                                 BANARLI, Nihad Sami, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi C. 1, Milli Eğitim
              Yunus Emre, tasavvuf ehli bir şairdir. Allah ve peygamber   Basımevi, İstanbul, 1983.
           aşkını,  sevmeyi,  sevilmeyi,  iyiliği,  cömertliği,  dünyanın
           fâniliğini  didaktik  bir  anlayışla  dökmüştür  dizelerine.  Fakat   KABAKLI, Ahmet, Şiir Incelemeleri, TEDEV Yayınları, İstanbul, 2018
           bu didaktiklik yavan bir şiirsellik çıkarmamıştır ortaya. Onun
           sanat değerine yaklaşabilmiş çok az şair vardır yeryüzünde.   https://islamansiklopedisi.org.tr/yunus-emre

                                                                 https://www.hurriyet.com.tr/gundem/vatikanin-dijital-arsivinde-
              Yunus Emre’nin Eserleri                         buldu-yunus-emreye-ait-bu-divan-daha-once-gun-yuzune-
                                                              cikmamis-41807421
              Yunus  Emre’nin  bilinen  iki  eseri  vardır:  Risaletü’n-
           Nushiyye ve Divân.                                    KAYA,  Muharrem,  “Yunus  Emre  Batılı  Anlamda  Hümanist  midir?”,
                                                              Eskiyeni Dergisi, S. 15, s. 78-79, Mayıs 2010.
              Risalet’ün-Nushiyye:  “Nasihatler  Kitabı”  anlamına  gelir.
           Adından  da  anlaşılacağı  üzere  didaktik  yönü  ağır  basan,
           tasavvuf ilkelerinin anlatıldığı bir eserdir. Bu nedenle Divân’ına
           göre lirizm ve sanat yönü daha zayıftır.  Eserde yer alan “Söze
           tarih yedi yüz yidiydi /Yunus canı bu yolda fidiydi” beytinden
           hareketle  eserin  707  yılında  yazıldığı  tahmin  edilmektedir.
           Mesnevi nazım şekliyle yazılmış ve 563 beyitten oluşmaktadır.
           İlk on üç beyitlik giriş bölümü aruzun “fâilâtün fâilâtün fâilün”



            38 KÜÇÜKÇEKMECE MİLLÎ EĞİTİM
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45